

sehir beni havaalaninda yakaladi. sehre giden normal trenler oldugu gibi gidis donusu 16euroya alabileceginiz 15 dakika suren hizli tren seferleri de var. buyuk sehirler ve havaalanlari arasindaki ulasim suresini, kalitesini ve maliyetini dusundugunuzde bu mukemmel bir teklif. bir dakka dusunmeyin alip sehir merkezinin yolunu tutun.


sehir cok renkli ve canli. temmuz ortasinda turit akini yok denecek kadar azdi. sehir kislari daha romantik ve turist aliyor dense de daha once kisin gelmis olan bizim Emanuela hic de memnun kalmadiini anlatti bana. soguk ve camurlu oluyormus.
sansima 2 gun boyunca 32 derecelik gunesli hava vardi. gunesin 22:30 da battigi dusunulurse neden bu kadar yoruldugum da anlasilabilir. allahtan sehrin her kose basi dondurmacilar ile dolu. hazir dondurmayi aklinizin ucuna bile getirmeyin; roma dondurmacilari tatmin edici (ozellikle schewedenplatzdaki dondurmaci en meshuru; kuruktan da anlasiliyor)

Apfel strudel unlu bir tatlilari elbette. ve ben annemin elmali tarcinli ve pudra sekerli pastalarina asik oldugum icin viyanayi bir kez daha sevdim. fransadaki tart tatinlerdeki o yanik ve eksi tat kesinlikle strudelde yok. yiyin gorun !
viyanayi sevmemde bir unsur da apfelsaft'in neredeyse biradan sonra milli icecek olmasi. bir suru marka ve cesit mevcut. benim favorim gazli olan apfelspitz. sicaklarda 50cl'lik bardaklardan 3-4 taneyi rahat icebiliyor insan ve kendini zinde tutuyor.
yemekle ilgili deneyime rathaus bahsinde tekrar gelecegim.
sehir ve ringden bahsediyordum. ic ice gecmis iki tramvay hattin oldugu ring viyana sehir merkezini cevreliyor. ayrica iceride ve disarida araba yollari mevcut. elbette sehrin tatil zamanina denk geldim ve bir gram trafik yoktu ama normal zamanda da oldukca akiciymis.
ring uzerinde bircok meshur mekani bulmak mumkun. dondurmaciyi soylemistim. saatin tersi yonunde rathaus, parlamento, muzeler bolgesi, secession, karlsplatz, tiyatro, konser salonlari ve sehir parkini bulacaksiniz. tum yapilar goz doldurucu, parlamento disindakilerde tarihin izlerini yakalamak mumkun. parlamento ise fazla beyaz gorunuyor insanin gozune (en iyilerden biri sanattarihi muzesindeki seranin icindeki kafe, mutlaka ugrayin

benim ilgimi bastan beri ceken unsur secession ve klimtti. Gustav Klimt hayran oldugum viyanali bir art neuveau sanatcisi (tabi viyanada jugendstil diyorlar). en cok opucuk isimli resmiyle bilinen bu adamin eserlerini ve etkilerini gormek istedim. elbette kendisi viayanaad halen cok unlu ve populer ama viyana yeni sanatcilar bulmakta zorlanmamis...
1900un bir donum noktasi oldugunu bu gezide kavradim. sadece resim ve binalarla ifade edilemez art neuveau. o yillardaki degisimin genel adi olmali aslinda. sanayi toplumuna gecis ve yeni yuzyildan yeni beklentileri olan insanlar toplulugu ve bruksel, paris, prag, viyana hep bu gelisimin onculeri olmuslar; ekonomik gucun dogal bir sonucu olarak tabi. 1900de viyanadan cikan sadece klimt degil. ressam olarak Schile de bir o kadar biliniyor. mimaride Otto Wagnerin ekolu var (hatta bu ekolden Josef Hoffmann brukseldeki en ilginc binalardan stockel'in de mimariymis).

jugendstilin dunya uzerindeki mabetlerinden biri olan secession (ayrilis, kopus)

Biraz sanata ara verelim. sehirde anlatacak cok sey var. sehirde suc orani azmis. buna sasmamak lazim; evsizler var elbette ama belcikadan cok degil. suc icin yakin zamanda dogudan gelen ceteler disinda bir problemleri yok. sehirdeki guveni en basit sekliyle her kose basinda asili olan acik gazete torbalarindan anlamak mumkun. kumbaraya parayi atip veya atmadan almak sizin elinizde.
sehir gordugum en yesil sehir ayni zamanda. her kose basi park ! inanilmayacak derece cok part, bahce, cesme var. sehri guzellestirmek icin herkez elbirligi etmis gibi. viyana 2kusur milyonluk bir sehir ki avrupa icin kalabalik sayilir. sehir merkezinde gezmeye deger, 1nci bolge denilen alanda alisveris caddeleri var; her butceye hitap edecek sekilde. sehir bolgelere ayrilmis. cadde ismi tabelalarinda da bu numaralari bulmak mumkun.

son iki gustasyon deneyimime gecmeden once sehrin tarihinden bahsedelim. ikinci dunya savasina saglam hitler destekcisi olarak girdikten sonra hezimet sehri dorde bolmus. rusya, fransa, ingiltere ve amerika sehri 4 ana bolgeye ayirip yonetmis. suslarin tamamen cekilmesi ise 10 yili bulmus (1955). bunu ogrenince oldukca sasirdim. bu bilgiden sonra sagda solda gordugum rusca konusan insanlar ve dogu blogu tarzi sevimsiz mahalleler anlam kazandi.
daha oncesi ise biraz daha karisik. birinci dunya savasindan hemen sonra avusturyalilar cumhuriyet ilan ediyorlar. ve meshur habsburg saltanati sona eriyor. bugun hala bakimli ve mukemmel gorunen hofburg, belvedere ve nice saray kaliyor geriye. adamlar harika yasamislar. en meshurleri eskilerden Maria Teresa ve sonlardan Joseph ve karisi Sisi... kralligin eski donemlerinden kalan bir bohemya saltanati izi var ve sehrin cogu yerinde gomek mumkun. zaten tarihi karakterler hep avusturya, macaristan ve cek arasinda dolasiyor. yoneticiler alinip verilmis ve bu diller paylasilmis. mutfaklari da (gulasi macaristandaki ya da polonyadaki kadar cok bulmak mumkun. elbette domuzun her cesidini de)
sehrin bu aylarda gidilecek en iyi mekanini acikliyorum simdi ! temmuz agustos ve eylulun iki haftasi acik olan bir acikhava mekani. adi yok; rathausun onunde oluyor (belediye).



4 yorum:
super yazmissin ibo, gidelim gorelim o halde :)
viyana yılar önce alman yadan gelirken pasaport işlemleri için mecburi gitmiştik hafta sonu olduğu için iki gün kaldık güzel ve temiz şehir unutamıyorum gine gitmek isterim.sevgiler.tahtakaşık
haberimiz olsaydi burada bir blog toplantisi yapardik :D
slmlar
TD -cafewien
Caponya için kiskanma demistin.. hadi tamam yol uzun, ev uzak özlüyosun vs.. kabul rahatlatti beni biraz:) ama.. simdi gelde bu gezini kiskanma.. illa kiskanicam iste okudukça blogunu kiskaniorum gordugun yerLeri.. :d
Yorum Gönder